Hz. Meryem Ana Evi ile ilgili her türlü istek, eleştiri, öneri ve yorumlarınızı mesaj yazarak bize iletebilirsiniz.
Şirince’den başlayan yerel gelenek, 1890 yılının Kasım ayının ortalarına doğru, İzmir’de yaşayan bazı rahiplerin Katharina Emmerick’in Vahiylerine göre Bakire Meryem’in Hayatı adlı Fransızca yazılan bir kitapla beklenmedik bir doğruluk kazandı.
Bir grup yetenekli kâşif, bilge ama olaya şüpheyle yaklaşan Lazarist Rahibi Peder Jung’un önderliğinde, Emmerick’in vahiylerinde bahsedilenleri kontrol etmek ve hatta doğruluğunu çürütmek amacıyla, uzun günler süren araştırmaların ardından, 29 Temmuz 1891’de, Panaya Kapulu adı verilen bölgede belirtilen yeri keşfettiler.
İki gün boyunca yerinde yapılan dikkatli bir çalışma ve iki hafta daha uzayan iki farklı bilimsel keşif gezisini takiben artık şüpheye yer verilemezdi. Şüpheciler ve inanmayanlar vazgeçmek zorunda kaldı.
Gözleri önünde bulunan ev harabesi kalıntıları, Ren Nehri’nin Alman yakasında, Vestfalya’daki bir köyde yıllardır hastalığından dolayı yatalak şekilde hareketsiz yatan saygıdeğer Anna Katharina Emmerick’in (1774-1824) detaylı olarak anlattığı –hiç görmediği ve gitmediği yerle ilgili- vahiylerinin tasvirleriyle tamamen uyuşuyordu. Kendisi, iyileştirilemez bir rahatsızlığın acıları arasında hareketsiz yaşarken, İsa ve Bakire Meryem’in hayatı ile ilgili bazı görümlerin tesellisine kavuşmuştu.
Onun ölümünden sonra da (1842) “Anna Katharina Emmerick’in Vahiylerine göre Meryem’in Hayatı” basıldı ve bu kitabın sondan bir önceki bölümünde şöyle yazılıdır: “İsa’nın göğe yükselmesinden sonra Meryem, üç yıl Sion’da (Kudüs), üç yıl Beytanya’da ve dokuz yıl da Efes’te yaşadı. Meryem, vatanını terk etmesi gerektiğine dair içsel bir uyarı aldıktan sonra, yanında başka kişiler eşliğinde Aziz Yuhanna onu Efes’e getirdi.”
İşte, Meryem Ana Evi’nin yeniden bulunmasına vesile olan bu kitap olmuştur.
Hz. Meryem Ana Evi ile ilgili her türlü istek, eleştiri, öneri ve yorumlarınızı mesaj yazarak bize iletebilirsiniz.